Cuma, Kasım 30, 2007

MİNİK EKMEKLER VE PATLICAN REÇELİ

Sevgili arkadaşlar,biraz rahatsız olduğum için artık pasta çöreklerle uğraşma şansım yok.Sadece önceden yapılanları sizlerle paylaşmaktayım.Onlar da tükenince sanırım biraz ara vermek zorunda kalacağım.Sizlere mutlu ve sağlıklı bir hafta sonu diliyorum.SEVGİLER BENDEN SİZLERE!!

Patlıcan reçeli(ölçü veremiyorum göz kararı yapılmıştır)
Minik patlıcanların kabukları soyulup limonlu suda haşlanır.
Haşlanan patlıcanların suyu değiştirilir.Tekrar su konulup 1 gece bekletilir.Bu işlem 3 gün sürecektir.3 günden sonra şerbeti kaynatılıp patlıcanlar içine atılıp pişirilir.
Bu yöntemle yapılan patlıcan reçellerimizde kesinlikle ne ezilme ne yumuşama olur.))
Rahmetli anneannem ben çocukken patlıcan zamanı yapıp, reçel kavanozlarına doldurup saklardı.Kesinlikle üzerinden aylar geçmesine rağmen şekerlenme olmazdı.Malzemeler

Ekmek ununu fırıncı beyden almıştım ve ara ara kullanıyorum.Resimlerde görüldüğü üzere.)
3 kap un (ekmek makinesi ölçüsü ile)
2 yemek kaşığı sıvı yağ
1 ölçü şeker
1 kap su
1/2 kap süt
2 yemek kaşığı ay çekirdeği
üzeri için beyaz un
Yapılışı
Hamuru ekmek makinesinin 8 nolu hamur proğramında mayanlandırdım.Mayalama işlemi1,5 saat sürmektedir.Makinesi olan arkadaşlar bilirler.
Hamur mayalandıktan sonra şekiller verip üzerine un serpip,yaklaşık 15 dk tepside bekletip, 175 c de iyice kızarana kadar pişirdim.Eğer sizlerde hazır ekmek miksini fırıncılardan alma şansınız olursa lütfen bu tür ekmekcikleri deneyiniz derim..))
Tam 12 adet minik ekmek çıkıyor bu ölçülerle..))
Almanya'da yaşayan veya yaşamış arkadaşlar oranın brötchenlerinin ne kadar lezzetli olduğunu bilirler.Bu brötchen'lerde oradakileri aratmayacak lezzette oldular.Özellikle ekmekleri ikiye kesip, Philadelphia krem peyniri sürüp, üzerine marmelat gezdirip yenilince nefis oluyor...))
Dilerseniz fırından çıkınca tereyağı sürüp biraz tuz ve karabiber serpiştirip de yiyebilirsiniz.
Bir başka önerim ise,çok ince bir tabaka tereyağ sürüp bir parçasına dilimli Hollanda peyniri, bir parçasına da pastırma koyup pazar kahvaltılarınıza renk katabilirsiniz.Hollanda peynirlerini MAKRO marketlerden çeşitleriyle temin edebilirsiniz.Dilimlettirmeyi unutmayınız!!
Tavsiyeler uzayıp gider ama benim fazla bilgisayar karşısında oturma şansım yok bu aralar.
Ekmekcikler yapılırken minicik idiler.Fırına girip çıktıktan sonra iyice kabardılar..))
DERS ALINABİLECEK BİR HİKAYE!!
Okulun ilk gününde 5. sınıfın önünde dururken, öğretmen çocuklara bir yalan söyledi. Çoğu öğretmen gibi, öğrencilerine baktı ve hepsini aynı derecede sevdiğini söyledi. Ancak bu imkânsızdı, çünkü ön sırada oturduğu yerde bir yana kaykılmış ismi Mustafa Yılmaz olan bir erkek çocuk vardı.
Bayan Mediha bir yıl önce Mustafa yı izlemişti ve diğer çocuklarla iyi oynamadığını, elbiselerinin kirli olduğunu ve sürekli olarak kirli dolaştığını gözlemişti. Ilave olarak Mustafa tatsız olabiliyordu. Bu öyle bir noktaya geldi ki, Bayan Mediha onun kâğıtlarını büyük bir kırmızı kalemle işaretlemekten, kalın çarpılar (x ) yapmaktan ve kâğıdın üstüne büyük? F? (en düşük derece) koymaktan zevk alır oldu.
Bayan Mediha nın okulunda, her çocuğun geçmiş kayıtlarını incelemesi gerekiyordu ve Mustafa nın kayıtlarını en sona bıraktı. Ancak, onun hayatını gözden geçirdiğinde, bir sürpriz ile karşılaştı.
Mustafa nın birinci sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı: Mustafa gülmeye hazır parlak bir çocuk. Ödevlerini derli toplu ve temiz yapıyor ve çok terbiyeli. Onun etrafta olması çok eğlenceli?
Ikinci sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı: Mustafa mükemmel bir öğrenci, sınıf arkadaşları tarafından çok seviliyor, ama annesinin ölümcül bir hastalığı olduğu için sıkıntı içinde ve evde ki yaşamı mücadele içinde geçiyor.?
Üçüncü sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı: Mustafa nın annesinin ölümü onun için çok zor oldu. Mustafa elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor, ama babası ona ilgi göstermiyor ve eğer bazı adımlar atılmazsa evde ki yaşamı yakında onu etkileyecek.
Mustafa nın dördüncü sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı: "Mustafa içine kapanık ve okulda derslere çok fazla ilgi göstermiyor. Çok fazla arkadaşı yok ve bazen sınıfta uyuyor Bunları okuyunca, Bayan Mediha problemi kavradı ve kendinden utandı. Öğrencileri ona güzel kurdelelerle ve parlak kâğıtlara sarılmış hediyeleri getirdiğinde bile çok kötü hissediyordu.
Mustafa nın hediyesini alıncaya kadar bu böyle devam etti. Mustafa nın hediyesi bir marketten aldığı kalın, kahverengi ambalaj kâğıdı ile beceriksizce sarılmıştı. Bayan Mediha onu diğer hediyelerin ortasında açmaktan acı duydu.
Bayan Mediha pakette taşlarından bazıları düşmüş yapma elmas taşlı bir bilezik ve çeyreği dolu olan bir parfüm şişesini çıkarınca çocuklardan bazıları gülmeye başladı. Ama o bileziğin ne kadar güzel olduğunu haykırdığında çocukların gülmesi kesildi. Bileziği taktı ve parfümü bileklerine sürdü. Mustafa, o gün okuldan sonra öğretmenine şunu söylemek için kaldı. Öğretmenim bugün aynı annem gibi kokuyordunuz.
Çocuklar gittikten sonra, Bayan Mediha en az bir saat ağladı. O günden sonra, okuma, yazma ve aritmetik öğretmeyi bıraktı. Bunun yerine, çocukları eğitmeye başladı. Bayan Mediha, Mustafa ya özel ilgi gösterdi. Onunla çalışırken, zihni canlanmaya başlıyor görünüyordu. Onu daha fazla teşvik ettikçe, daha hızlı karşılık veriyordu. Yılın sonuna kadar Mustafa sınıfta ki en zeki çocuklardan biri oldu ve tüm çocukları aynı derecede sevdiğini söylemesine rağmen, Mustafa onun gözdelerinden biri idi.
Bir sene sonra, Bayan Mediha kapısının altında Mustafa dan bir not buldu,ona hala tüm yaşamında sahip olduğu en iyi öğretmen olduğunu söylüyordu. Altı yıl sonra Mustafa dan bir not daha aldı. Liseyi bitirdiğini, sınıfında üçüncü olduğunu ve onun hala hayatındaki en iyi öğretmen olduğunu yazmıştı. Bundan dört yıl sonra, bazı zamanlar zor geçmesine rağmen okulda kaldığını, sebatla çalışmaya devam ettiğini ve yakında kolejden en yüksek derece ile mezun olacağını yazan başka bir mektup aldı.
Yine Bayan Mediha nın tüm yaşamında ki en iyi ve ne favori öğretmen olduğunu yazmıştı. Sonra dört yıl daha geçti ve başka bir mektup geldi. Bu kez fakülte diplomasını aldıktan sonra, biraz daha ilerlemeye karar verdiğini açıklıyordu.
Mektup onun hala karşılaştığı en iyi ve en favori öğretmen olduğunu açıklıyordu. Ama simdi ismi biraz daha uzundu. Mektup söyle imzalanmıştı,Prof. Dr. Mustafa Yılmaz ( Tıp Doktoru) Öykü burada bitmiyor. Görüyorsunuz, ortaya çıkan başka bir mektup var. Mustafa bir kızla tanıştığını ve onunla evleneceğini söylüyordu. Babasının birkaç hafta önce vefat ettiğini açıklıyordu ve evlenme töreninde Bayan Mediha nın damadın annesine ayrılan yere oturup oturamayacağını soruyordu. Şüphesiz Bayan Mediha bunu kabul etti. Ve tahmin edin ne oldu?
Taşları düşmüş olan o bileziği takti. Dahası, Mustafa nın annesinin süründüğü parfümden sürdü.Birbirlerini kucakladılar ve Dr. Mustafa, Bayan Mediha nın kulağına şöyle fısıldadı, "Bana inandığınız için teşekkür ederim, öğretmenim. Bana önemli olduğumu hissettirdiğiniz ve bir fark meydana getirebileceğimi gösterdiğiniz için çok teşekkür ederim"Bayan Mediha, gözlerinde yaslarla fısıldadı, söyle dedi, Mustafa, yanlış şeylere sahiptim. Bir fark meydana getirebileceğimi bana öğreten sensin. Seninle tanışıncaya dek, nasıl öğreteceğimi bilmiyordum". Birinin Hayatında Bir Fark Oluşturmaya Çalışın.

11 yorum:

---OPTiO--- dedi ki...

ellerine saglik..nefis görünüyo..
patlican receli hic duymadim..hakikaten nasil bisey..tadini anlatsana gülcüm :))
cok öptüm senii

Mutfak Havlusu dedi ki...

ooo sen gene döktürmüşsün
hangisine yorum yazsam şaşırdım:)
patlıcan reçelini hep duyuyordum ne yemek nede yapmak nasib oldu ilginçtir.
tadını merak ediyorum açıkçası patlıcanın suya girince bıraktığı bir acılık var ya acaba onu bırakıyormu?
ellerine sağlık.

Ferhanca dedi ki...

Canım arkadaşım ,gene belin seni bırakmıyor çok geçmişler olsun .
yinede sayfanı hiç ihmal etmiyorsun ellerine sağlık..

Adsız dedi ki...

Gül hanım,
Çok geçmiş olsun.Allah şifanızı versin bir an önce sitenize yeni tariflerinizi eklersiniz.Ben size yorum yapamasamda sık sık sitenizi ziyaret ediyorum.Ayrıca sizi çok takdir ediyorum.Sayenizde Alman Kuchen'larını öğrendik ve çok sevdik.Patlıcan reçeliniz ise çok güzel görünüyor.Yazmış olduğunuz gibi hiç ezilme gözlenmiyor reçelde.Ellerinize sağlık.Acil şifalar diliyorum.

İyi hafta sonu
Ayşen

MUTFAKISTAN dedi ki...

gecmis olsun canim kendine iyi bak.Ben o tafsiyeleri yerine tek tek getiririm once senden ekmekleri alayim pastirma ile baslarim recelde nefis gorunuyor ellerine saglik sevgiler

Melek* dedi ki...

SELAM CANIM PATLICAN REÇELİNİ DUYMUŞTUM AMA HİÇ YEMEDİM ACABA TADI GÜZELMİ MERAK ETTİM DOĞRUSU ELLERİNE YÜREĞİNE SAĞLIK GÖRÜŞMEK ÜZERE

Adsız dedi ki...

Gül geçmiş olsun .Ciddi birşey değildir inşallah.Senin gibi sevgi dolu,iyi insanları korusun allahım.Gözlerinden öpüyorum. K.IŞIK

dogada.blogspot.ru dedi ki...

Sevgili Gül çok geçmiş olsun mühüm bir şey yoktur inşallah .kendinize dikkat edin çabuk iyileşin
ellrine sağlık canım patlıcan reçelini bir kere yemiştim arkadaşım didimden getirmişti tadını hala unutamıyorum patlıcanın reçelinin bu kadar güzel olacağını tahmin etmemiştim
mutlaka deneyeceğim tabi ALLAH nasip kısmet ederse çok nefis görünüyor sevgiler canım

AKDENİZ AKŞAMLARI dedi ki...

Gülüm canım ,kendine dikkat et ve bır an once ıyleş canım.Ellerine sağlık.Cok cok optum canım...

IŞILCA TATLAR dedi ki...

Merhaba Gül, öncelikle takrar geçmiş olsun diyorum.
Yaptıklarının hepsi birbirinden güzeller, ellerine sağlık ancak hikaye de çok güzel. Birisinin hayatında fark yaratmak, ona değerli olduğunu hissettirmek çok güzel.Hikaye beni çok etkilerdi.
Sevgilerimle,

Adsız dedi ki...

çok güzel oluyor patlıcan reçeli